Osmanlı yönetimi sırasında Müslümanlar kader alametlerine ve peygamberlik rüyalarına inanıyorlardı.
"Muhteşem Çağ" dizisinde izleyiciler, Süleyman'ın peygamberlik rüyasını gördüğü, yorumunu bilge kadı Efendi'ye yönelttiği bir resim birden fazla kez gösteriliyor.
Oğullarıyla yaptığı yürüyüşlerden birinde, kendisine gezgin derviş diyen Süleyman'ın yolunda bir ihtiyar karşılaşır.
Yaşlı ustayı uyarır:
- Çok dikkatli olun efendim! Yürüyüş yaparken kendinize iyi bakın! Özellikle kendi kanınıza dikkat edin, aksi takdirde geri döndüğünüzde sevdiğiniz herkesi kaybedersiniz.
Bu sözlerden sonra derviş şapkasını çıkarır ve hükümdarın ayaklarına atar.
Efsaneye göre, ayağına dolanan derviş şapka atarsa, o eve bela düşer.
Bu yürüyüşten sonra hükümdar, çocuklarının çağrısına gittiği bir rüya görür ve odaya girip onları beyaz bir beze sarılı bulur.
Çocuklardan çok uzak olmayan, aynı biçimde Sultan Khyurrem yatıyor. Şehzade Mustafa, Süleyman'ın tahtındaki yan odada oturuyor.
Tabii ki sadece bir rüyaydı, ancak Süleyman kendisinin ve sevdiklerinin tehlikede olduğunu anladı.
Sefer sırasında Süleyman kendi kanını akıtmadı ama yine de haremde bu süre içinde tatsız bir olay yaşandı. Cesur Hürrem'i ortadan kayboldu.
Sorunlar orada bitmiyor, Hatiya - Sultan zehir içer, Mehmet hastalanır ve bu dünyayı terk eder ve sonra Süleyman şahsen Şahzade Mustafa'nın infaz emrini verir.
Dervişin uyardığı gibi, talihsizlik hükümdarın üzerine düştü.