Kerim'in ölümünden sonra Meryem'in ruhu ve kalbi sertleşti. Oğlunun üzücü kaderi için Elif'i suçladı ve Kahraman onu örttü.
Meryem, yeni doğan oğlunu kaçırarak küçük erkek kardeşine karşı korkunç ve acımasız bir eylemde bulunur. Böylece Elif ve Kahraman'a dayanılmaz acılar yaşatır.
Ancak daha sonra Meryem bir hata yaptığını anladı ve Toprak'ı ailesine iade etti.
Kahraman'ın önünde diz çöken Meryem oğlunu suya atmak istediğini ancak yapamadığını söyledi. Meryem, Kerim'i kaybettikten sonra aklının mantıklı düşünmeyi reddettiğini açıklayarak onu affetmek istedi.
Meryem, ağabeyi ve Elif'in onu zalimce affetmeyeceğini anladı ve bu evi terk edeceğini söyledi. Artık ona ait değil.
Ancak Elif, Meryem'i oğlunu kaybettiği için kendisiyle aynı acıyı yaşadığını söyleyerek durdurdu. Meryem'in nasıl hissettiğini anlar ve ondan ayrılmamasını ister.
Birlikte Toprak'ı kaldıracağız ve o yaralarımızı iyileştirecek. Oğlumu geri verdin, yani bütün dünyaya verdin.
Kahraman, eşinin kararına şaşırdı ve sevindi. Kız kardeşinin hareketinin hiçbir mazereti olmadığını anladı. Ama Elif affedip anlayabiliyordu. Hatta çocuklarına bakıcılık yapmasına bile izin verdi.
Meriem'in kaderi ona acımasız bir şaka yaptı. Önce kadın kocasını, şimdi de tek oğlunu kaybetti. Ancak Elif ve Kahraman, Kerim'in kaybının ardından ne durumda olduğunu anlayarak Meryem'de kötülük yapmama gücünü buldu.