Nurten, Meryem'e her zaman kin besledi, akıllı oğlunun zavallı gelinine ihtiyacı olmadığına inandı. Ve Oktay'ın ölümünden sonra ondan daha da nefret etti. Nurten, kızdan intikam almayı o kadar çok hayal ediyordu ki, Oktay'ın tüm sıkıntılarından onun suçlu olduğunu düşünerek acı içinde ölecekti.
Nurten, önce Meryem'i uçurumdan atmaya karar verdi, ancak bu alçakça hareket için cesaretini toplayamadı. Ancak Nurten, Meryem yaşadığı sürece yaşayacağına ve kızı oğlunun peşinden gönderene kadar rahat etmeyeceğine söz verdi.
Nurten, yüreği de intikam dolu bir kadınla, Mahmud'un annesiyle tanışır. Kadın, Nurten'e bir damlası insanın canını alabilecek zehir getirdi. Ama bir kişi acı içinde ölecek.
Nutren, Meriem'in fırınına girmeyi ve odasındaki bir bardağın kenarına zehir sürmeyi başardı. Geriye Meryem'in bu bardaktan su içmesini beklemek kaldı.
Ancak İstanbul'a gelen Susan Hendersen, Meryem'in sabrına hayran kaldı ve onu korumaya karar verdi. Nurten'in şeytani planını öğrenen Susan, onu evine getirmesini emretti. Sonra zehirle bulaştırdığı bardağın aynısını kadının önüne koydu. Nurten, Meryem'in ölmeyi hak ettiğini kanıtlamaya çalıştı ama Susan bardağın içindekileri Nurten'in yüzüne dökerek bir dahaki sefere içtireceği konusunda uyardı.
Nurten'in planı yine başarısız oldu ve kadın, oğlunun ölümünün intikamını asla alamadı. Ancak çok geçmeden Oktay'ın hiç ölmediğini öğrenir ve onu yeni evinde bekler.
