Sultan Hanım'ın başına peş peşe talihsizlikler düştü. Önce en büyük kızını, sonra en küçüğünü kaybetti ve sonuç olarak tek torununu görmesi yasaklandı.
Sultan xanim, tüm vaktini Nazly'nin mezarında geçirdiği Hatay'a gitti.
Maksud uzun zamandır padişahı Elif'e getirmek istemişti ama ablasının başına gelenleri öğrenen sevgilisinin depresyona girmesinden çok korkuyordu.
Ancak kısa bir süre sonra Elif'in kendisini kandırdığını öğrenen Maksud, artık ayakları üzerinde sağlam durabildiğini öğrenir ve Kahraman'ın evine dönme umudunu kaybetmez.
Maqsud, Vesel'e Sultanı İstanbul'a getirmesini emreder.
Sultan, kınama ve yumruklarla adama saldırır ve ailesinin başına gelen tüm talihsizlikler için onu suçlar.
Maqsud, Sultan'ı sakinleştirmeye çalışır ve ardından Elif'in yaşadığını söyler. Sultan, Maksud'a inanmaz, ama yüreğine bir umut kıvılcımı yerleşir ve Maksud ile birlikte evine gider.
Elif ile annenin görüşmesi çok dokunaklıydı. Sultan, Yörük hanlarının onu evlerinden çıkardığını, Nazly'nin evinde ne olduğunu anlattığını ve tüm bu süre boyunca Kahraman'ın onu bulmaya bile çalışmadığını söyledi.
Elif dinledi ve inanmadı. Bu nasıl olabilir?
Ancak Sultan, Kahraman'ın kendisini çoktan unuttuğunu, Elif'in kaybolduğu ilk günden itibaren Defne, Kahraman'ın eşi olan Yörük hanlarının evine yerleştiğini sözlerine ekledi.
- O bir yalancı kızım. Seni unuttu Ve şimdi bu Defne oğlunuzu büyütüyor.
Maqsood, Elif'in başına gelenlerden suçlu olanın Defne olduğunu söyleyerek yangına yakıt ekledi.
- Defne özellikle İbrahim'i şoför olarak işe aldı ve bunu öğrendiğimde yanına gitmeye karar verdim. Seninle hastanede ödeşmek istedi ama odana bir hemşire gönderdim. Seni nasıl kurtardığımı sanıyorsun? Beni arayan ve intikam planını anlatan İbrahim'di.
Sultan Hanım'ın kızıyla görüşmesi pek hoş gelmedi. Elif için kendi gözleriyle görmek istediği acı bir gerçek ortaya çıktı.